V. ULUSLARARASI TÜRK-ASYA KONGRESİ
"Asya’da Güvenliğin İnşası ve CICA"
YER
İstanbul Grand Cevahir Kongre Merkezi
TARİH
3 - 5 Haziran 2010

Kongrenin Çin-Hindistan-Rusya stratejik üçgeni üzerinde odaklanması memnuniyet vericidir. Asya kıtası 48 ülkeyi ve dünya nüfusunun yaklaşık %60’ını barındırmaktadır. Asya aynı zamanda bir çelişkiler kıtasıdır. En düşük ve en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olan ülkeler bu kıtada yer almaktadır. Kişi başına düşen milli gelir bakımından, dünyanın en zengin ülkelerinden bazıları ile en fakir ülkeler bu kıtada yer almaktadır. Kıtadaki bazı ülkeler enerji zengini iken, diğerleri enerji bakımından dünyanın en yoksun ülkeleri arasında yer almaktadır. Kıta ülkeleri arasında enerji konusunda son derece yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisinde %50’lik bir büyüme beklenmektedir. Bu büyümenin %80’i ise Asya ülkelerine ait olacaktır. Hızlı ekonomik büyüme uluslararası çekim merkezinin Asya-Pasifik’e kaymasına neden olmaktadır.
Kongre’nin üzerinde yoğunlaştığı üç ülkeden Rusya uluslararası alandaki gücünü koruma ve daha ileri bir aşamaya taşıma noktasında kararlı gözükmektedir. Enerji gücünü dünya siyasi arenasında kendine yeni bir alan açma aracı olarak kullanmaktadır.
Öte yandan teknolojik güçler jeopolitiği her zamankinden daha fazla etkiler hale gelmiştir. Bu nedenle, önümüzdeki yirmi yıl içerisinde bu alanda daha radikal değişim ve dönüşümler yaşanacaktır. Uluslararası arenadaki güç yeniden paylaştırılacak, yeni fırsat ve belirsizlik alanları ortaya çıkacaktır.
Sanayi devrimi başladığında küresel GSH’nin %80’i Asya’da üretilmekteydi. Şimdi Asya ülkeleri büyük bir atılım gerçekleştirmektedirler ve önümüzdeki yirmi yıl içerisinde sanayi devriminden önceki konumlarını geri kazanacaklardır.
Asya’da görülen jeopolitik sertleşme yadırganmamalıdır. 19. yüzyılda Asya kıtası üzerinde iki büyük oyuncu bulunmaktaydı: Çarlık Rusya’sı ve İngiltere. Oysa şu anda kıtanın geleceğini etkileme gücüne sahip çok sayıda oyuncu bulunmaktadır. Şu an Asya’daki oyun dört temel noktada odaklanmaktadır:
1. İttifak oluşturma
2. Kıtasal dengenin sağlanması
3. Pazar payının artırılması
4. Enerji ve mineral kaynaklardan daha fazla pay alma
Günümüzde enerji Asya’nın en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. 19. yüzyıl bir Avrupa ve 20. yüzyıl bir Amerika çağıydı. 21. yüzyıl ise bir Asya çağı olacaktır. En hızlı büyüyen ekonomiler Asya’da bulunmaktadır. Ne var ki, kıtada oluşturulan güvenlik kurumları son derece zayıftır. Bu da kıtanın siyasi olarak bölünmesine neden olmaktadır. Bu çerçevede kıta altı önemli sorun ile karşı karşıyadır:
1. Tarihin bagajından kurtulma sorunu. Tarih boyunca Asya ülkeleri arasında, dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi bir takım sorunlar buluna gelmiştir. Ne var ki, bu sorunların 21. yüzyıla taşınması, sorunları içinden çıkılamaz hale getirmektedir.
2. Milliyetçiliğin şeytanlarını yakalama sorunu. Milliyetçilik kalkınmanın ve ulusal bütünlüğün bir aracı olarak kullanılabilir. Ancak uluslararası ilişkilerde gereğinden fazla vurgulanan milliyetçilik olgusu, birlikte davranmak zorunda olan ülkeleri, birbirlerinden uzaklaştırmaktadır. Siyasi ekonomi ultra-milliyetçiliğin kucağına düşmektedir.
3. Hegemonya tehdidini engelleme sorunu. Bu gün Asya her hangi bir Asya devletinin hegemonyası altına girme tehlikesi ile karşı karşıyadır ve Asya’da bu tehlike çok yoğun bir biçimde hissedilmektedir. Örneğin Doğu Asya Topluluğu’nda Doğu sözcüğü fazladandır.
4. Ortak normların ve değerlerin nasıl oluşturulacağı sorunu. Asya’da ortak normlar ve değerler bulunmadığı için, siyasi olarak birlikte davranmak için gerekli temele sahip değiliz. Asya’daki rejimler demokrasi, tek adam demokrasisi, yarı demokrasi vb. gibi büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Ortak değerler meydana getirilmedikçe, işbirliği çabalarının ileri aşamalara taşınması imkanı neredeyse yoktur. Asya’da ortak değerlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Ancak bunun gerçekleşmesi son derece zordur.
5. Bölgesel jeopolitik geliştirme sorunu. Bu gün Asya ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkiler oldukça iyi durumdadır ve ekonomik ilişkiler her geçen gün daha da gelişmektedir. Ne var ki, ekonomik ilişkiler bölgesel jeopolitiğin geliştirilebilmesi için gereklidir ama yeterli değildir. Enerji yetersizliği Asya jeopolitiğini güçleştiren en önemli sorun olarak gözükmektedir.
6. İletişim ve ulaşımda güvenliğin sağlanması sorunu.
Bu Asya’daki fotoğraf oldukça karmaşıktır ve tarihteki Asya fotoğrafından oldukça farklıdır. Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya tarihin hiçbir döneminde, bu gün olduğu gibi, aynı anda güçlü devletler olarak sahneye çıkmamışlardır.